Senaryo Eskici

Artık kendisi bu kitap arasından çıkan fotoğrafların kendisine üzmesine anlam veremeyecek haldeydi. Sevgilisini artık sevmiyordu çekildiğinde ve bittiğine mutlu değil miydi ? Tabiki peki bu göz yaşları neden süzülmek istiyordu belki de hala kalbine anlatması gerekiyordu veya bu yükten tamamen kurtulmalıydı, ki bu sırada eskicinin cığırdığını duydu sokak başında

Eskici, eskileri alırım, eski aşkları alırım, eski anıları alırım, mandal veririm, çamaşır ipi veririm, eskici geldi aşıklar eski aşları alırım.

Fotoğrafları, mektupları, notları ve minik hediyeleri koydukları kutusunu açtı, elindeki fotoğrafları oraya koydu. Bundan kurtulması gerekiyordu artık, zamanı gelmişti. Gene de kazara gibi birlikte gezdikleri bir gezide çekildikleri fotoğrafı ayıkladı. Camı açıp özgürce bağırdı, eskici buraya.

Yaşlı adam tüm gün gezmiş ve bu molasının tadını çıkarır bir hali vardı, evin düzenine alışamadığından rahat oturamıyor ama talepkardı, "kızım çok susadım limonata hoşaf neyn var mı". Kız aşkı ile ilgili kutusunu getirdi, adam sanki ilişki kayıt memuru titizliği ile sanki ilişkiyi üçü birlikte yaşamışlar gibi kutuyu karıştırdı, bir iki detay sordu, kötü el yazısı ile bişeyler karaladı. Sonra burda dedi bir fotoğraf daha olmalı. Kız nerden anladığını bilemese de çıkarttı. Adam çıkarken dedi peki elime ne geçecek? Bilmem herkes ilişki bitince bir leğen almak ister ama belki 10lu şanslı iseniz 12li mandalınız olabilir. Adam kutu ile sakince dışarı çıktı ve getirdiği şey çok önemli gibi hayrını gör dedi.


Haftanın her günün müşterisi ayrı olurdu, pazarları zengin semtlerin tiki müşterisi, şanslı ise telefon bile verirlerdi leğen karşılığında, mutaassıp semtlerin de derdi farklı olurdu, kuranın romantik bişey olduğunu anlatamadığı yada 5 seccade ile çıktığı yerler olmuştu. Gay veya lezbiyenlere de alışmıştı, sonuçta o hikayelerinde alıcıları iyidi, sevgililerin sevgilisi olmasını anlamıyordu, dalga geçildiğini düşünmüştü bir çiftin sevgilisi terk ettiğinde. Bu öyküleri dükkanda tezgah altına almıştı.

Dükkan derken şehrin en tanınmış caddesinde alt girişli bir dükkanı vardı. Minik dükkanın etrafı camdan bir sürü paket ve üzerlerinde çeşitli tanıtım yazıları ile doluydu. Uzaktan gördüğünüzde dükkanı bir dvd/film dükkanına benzetebilirdiniz, her pakette oynayanlar gerçek insanlar, büyük ihtimal gerçek duygularla yaşamışlar.

İki kız yaklaştı. Belli ki biraz içmişler eve giderken özel bir şey almak istemişler. Film dediğin 2 saate biter ama böyle bir paket alsan haftalarca kurtulamazsın etkisinden. Ve bu hikaye sadece senin olacak. Dedi, kilolu olanı ve arkadaşını soktu dükkana. Adamın genç ve yakışıklı oğlu dükkanı yönetiyordu. El çabukluğu ile yediği lahmacunu katladı ve müşterileri ile ilgilenmeye başladı. 2 genç kız ne ister, romantik başlamalı kız reddetmeli ama beyaz atlı prens ısrarla peşinden koşup aşkını kanıtlamalı, sonra da hayat ayırmalı. Hızlıca anlattı oğul şu taraftakilerde kızlar zengin, bu taraftakiler yurtdışı ilişkileri, şu köşe kazalar ve ölümler için ayırdık, aldatma isterseniz 2 katlara bakın, kaynana sorunları da kırmızı işaretli.

Bir dükkan işletme açmak ve devam ettirmek öyle kolay bir iş değildir, devamlı müşteriler, yani gelenler, sizi bilenler, eğer herşey düzgün gidiyorsa rakipler. Bence bu işin en özgü tarafını emekçi amca cekiyor sokaklarda, ihtiyacı olmadığını biliyoruz, kışın mı, hiç çıkmaz, yazın mı, sanki özel zevk alır evlerde gezmekten yeni ( gerçi çogu benzerdir ) hikayeler duymaktan. Belki de kendisini özel bir taşıyıcı gibi düşünmektedir. Duygu zengininden alıp duygu fakirine veren.

Kızlar yüklüce bir paket seçtiler kendilerine, markete uğrayıp bir iki mum, kızın sevdiği yarı tatlı kırmızı şarap, çocuğun sevdiği iç çamaşırı büstiyerler, ikisinin de sevdiği başka mahallenin pizzacısının telefonu ile birlikte evlerine gittiler.


Paket özenle hazırlanmış duygusu yaratırdı ama sadece formaliteden parçalara bölünmüştü. Buna rağmen hikayenin gidişi her okuyanı kendinden alırdı. Nitekim hikayeler gerçektir ve yaşanmıştır. Her paketin doğası farklıdır, bu yüzden  hepsi farklı isimlendirilir ve satılırdı. Bu paketın parçaları şu şekilde sıralanmıştı: İlk bölüm nasıl tanıştık, ikincisi kıvılcımdan ateşe, 3cüsü aşkımız, 4 çatışmadan kaçınma, 5 nasıl böyle olduk.

Kızlar ilk bölümü açtılar: kızın günlüğünden bir parça, çocuğun da olduğu ilk okuldaki fotoğraf...


Ertesi gün ev tam bir harabeye dönmüştür, tüm bölümler açılmış okudukça saçılmış. Kızlardan biri çocuğu savunmuş diğeri kızı tartışmışlar, arada birlikte mektubu okuyup ağlamışlar, içtikçe içmişler, orta bölümde roller değişmiş, başka türlü tartışmışlar başka türlü yaşamışlar. Sonun da birisi öğlen uyanıp kafayı kaldırabilmiş, etrafa ölü gözlerle süzerken gözleri dün akşamki sevgiliyi aramıştı.


Kendileri için bukadar kolaydı. Satın aldıkları aşkı gece boyunca doyasıya yaşamışlar ve tatmin olmuş şekilde temizliklerini yapıyorlardı. Tüm yaşanmışlıkları toplayıp çöpün kenarına bıraktılar.